Bir ülkenin zenginliği nasıl harcandı… Suçu hep emperyalizme atmayın… Altın rezervi zirveye ulaştı
Londra merkezli Dünya Altın Konseyi’ne göre Libya’nın rezervleri dünyanın en büyük 28. rezervi. Bu da Suudi Arabistan, Lübnan ve Cezayir’den sonra Arap dünyasındaki en yüksek dördüncü, Afrika’da ise (Cezayir’den sonra) en yüksek ikinci rezervlere sahip olduğu anlamına geliyor. EL Mecelle’ de bu sürpriz gelişme ile ilgili bir makale yayınlandı. Hem bu zenginliği yazdı hem de, bu zenginliğin nasıl çarçur edildiğini anlattı.
Yazıda; ‘Son döviz işlemleri, Libya Merkez Bankası’nın geçen yıl 30 ton altın satın aldığını ve ülkenin rezervlerinin 2011’de diktatör Muammer Kaddafi’nin devrilmesinden bu yana, en yüksek seviyesine ulaştığını gösteriyor’ diye ifadeleri kullanılıyor.
ALTIN REZERVLERİN YAĞMALANMIŞTI
Kaddafi’nin devrilmesi sırasında, Libya’nın altın rezervlerinin yağmalandığı artık yaygın olarak biliniyor’. Bazı tahminler hisselerin, %20’sinin çalındığını öne sürüyor’ diyen yazı, bu satın almanın nasıl anlaşıldığını şöyle özetliyor; ‘Libya yakın zamanda Libya dinarının değerini %27’den fazla düşürmesi beklenen döviz satış ücretlerini uygulamaya koydu. Bu yeni ücretler uygulanmasaydı, Libyalılar, merkez bankalarının Haziran 2023’te yaklaşık 2 milyar dolar değerinde 30 ton altın satın aldığını ve çeyrek asırdan bu yana ilk kez bu tür bir satın alma gerçekleştirdiğini bilemezlerdi’ .
14 YIL ÖNCE REKOR KIRILMIŞTI
“Ülke şu anda 146,65 tonla şimdiye kadar kaydedilen en yüksek altın rezervine sahip. Önceki rekor 2000 yılında 143,82 tondu” hatırlamasından sonra başbakanın yine de ‘döviz sorunu’ ile karşı karşıya olduğunu öne sürüyor yazı; “Libya’da Ulusal Birlik Hükümeti, Yüksek Danıştay, milletvekilleri, akademisyenler ve uzmanların da aralarında bulunduğu çeşitli kesimler, yakın zamanda onaylanan döviz satış maliyetlerini eleştirdi. Başbakan Abdul Hamid Dbeibeh, Libya’nın altın deposuna geri dönmesi gibi olumlu ekonomik ve mali göstergeleri öne sürerek bu ücretlerin uygulanmasını savunuyor.”
MERKEZ BANKASI ;KAMU HARCAMALARI KISIN DEDİ MAAŞLARI ÖDEMEDİ
İktidarın ekonomi politikasını en sert eleştiren, kamu harcamalarındaki önemli artıştan endişe duyan Merkez Bankası Başkanı Al-Sadiq Al-Kabir. Yazıda; “Geçtiğimiz ay Al-Kabir, para birimindeki düşüşü devlet kurumlarının gayri resmi harcamalarına bağladı ve birleşik bir ulusal bütçe ve tutarlı bir hükümet kurulması gerektiğini savundu. Libya’nın mali kontrolörü olan Al-Kabir, Dbeibeh’in teklif ettiği bütçeyi finanse etmeyi ve maaş ödemelerini reddetti’ deniliyor.
MERKEZ BANKASI ÜLKEYİ İDARE EDİYOR
Makaledeki en ilginç ayrıntılardan biri, şu satırlarda yer alıyor; ‘Ancak Libya’da güç dengesi ve iç dinamikler Dbeibeh’in görevden alınabileceğini gösteriyor. Başbakan, 2011’den bu yana görevde olan ve ülke maliyesi üzerinde önemli bir kontrole sahip olan Merkez Bankası başkanına etkili bir şekilde meydan okuyabilecek kapasiteye sahip görünmüyor’.
DÖVİZ REZERVİ 85 MİLYAR
‘Altın rezervlerini artırmak, Libya devlet kasası için enflasyona, ekonomik ve finansal dalgalanmalara ve jeopolitik gerilimlere karşı koruma sağlayabilecek çok önemli bir güvenlik ağı sağlıyor’ yorumundan sonra IMF’ in bir bilgi notunu düşüyor; ‘Uluslararası Para Fonu (IMF), Libya’nın 2024 yılında %7,5 ile Arap dünyasındaki en yüksek büyüme oranını yaşayacağını tahmin ediyor. Döviz rezervlerinin 82 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor’.
ALTIN VAR AMA İSTİKRAR YOK
Tüm bu gelişmeler karşın ülkenin iki başlılığı en büyük sorun; ‘Ancak kısmen ülkenin 2014’ten bu yana iki hükümeti olması nedeniyle şeffaflık ve meşruiyet sorunlarıyla boğuşmaya devam ediyor: Biri doğu Libya’da Bingazi’de, diğeri ise Libya’nın batısında Trablus’ta. Yaygın yolsuzluk, kurumsal kırılganlık ve dış hırslar (özellikle Libya’nın petrol zenginliğinin kontrolü için çatışan çıkarlar) durumu daha da kötüleştiriyor. Doğuda Ulusal Birlik Hükümeti, batıda ise Ulusal İstikrar Hükümeti faaliyet göstermektedir. İronik bir şekilde birlik ve istikrar hâlâ elde edilmesi zor bir durum. Kötü yönetimin geçmişinden bugüne devam ettiğini belirten yazı Kaddafi ya da en yakın arkadaşlarını altını 2011’de kaçırdığını öne sürüyor. Araştırmalara rağmen bunun kanıtlanmadığı gibi altının da bulunamadığı hatırlatılıyor.
ALTIN BİR YAPTIRIMA KARŞI DURMA GARANTİSİ
‘2000 yılında Libya altın stoklamayı bıraktı. Bu, 1988’de İskoçya’nın Lockerbie kenti üzerinde bir uçağın Libyalı istihbarat ajanları tarafından bombalanmasının ardından uygulanan ABD-AB yaptırım ve ambargolarının kaldırılmasıyla aynı zamana denk geldi’ hatırlatmasını yapan yazıda altının ülkelere uygulanan yaptırımda güçlü bir sigorta olduğu Libya içinde durumun geçmişte böyle olduğunu yazıyor; ’Bir merkez bankasının altın rezervlerindeki payını artırma kararı, büyük bir döviz ihraççısının uyguladığı yaptırımlardan etkilenebilir. Örneğin Rusya, Ukrayna’nın işgalinin tetiklediği yaptırımların ardından altın varlıklarını hızla konsolide etti. Libya’nın altın rezervinin 1968’e kadar 78 tonla mütevazı düzeyde olduğu, ancak 1984’te 113 tona, 2000’de ise 143 tona ulaştığı bildirildi. Bu, Libya’nın yabancı yatırımı teşvik eden girişimlerle abluka durumundan açıklık durumuna geçmeye başladığı dönemdi’
ALTIN KADDAFİ’DEN BU YANA SİGORTO GÖREVİ GÖRÜYOR
‘Takip eden on yılda Kaddafi, Batılı şirketlerin Libya’nın karbon endüstrisine erişim iznini verdi. Dünya Bankası verilerine göre bu açıklık olağanüstü bir büyümeye yol açtı. 2001’den 2011’e kadar Libya’nın devlet varlıkları, altın rezervleri ve yabancı para birimleri yedi kat arttı; 2000’deki 13,73 milyar dolardan Kaddafi’nin düştüğü dönemde 110,54 milyar dolara çıktı. Dünya Bankası Grubu’nun 2022 yılına ilişkin son verileri, Libya’nın rezervlerinin 86,68 milyar dolar olduğunu gösteriyor ancak bugün ülke değişen bir siyasi, ekonomik, finansal ve jeopolitik manzarayla karşı karşıya’ cümleleri Kaddafi’nin hakkını yemiyelim mesajını da vermiş oluyor. Derne Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Dr. Saqr Hamad Al-Jibani, geçen yılki altın satın alma kararının savunma amaçlı bir hamle olduğuna inanıyor. Gazeteye konuşan profesör Al Jibani; ‘”Libya ekonomisinin yerel ve dış şoklar karşısında dayanıklılığını güçlendirmeyi, ulusal para birimini desteklemeyi ve ithalat masraflarını karşılamak için ekonomik istikrarı güçlendirmeyi amaçladığını” söylüyor.
KADDAFİ’NİN KUMBARASI
Kaddafi döneminde Libya döviz ve altın rezervi biriktirmeye öncelik vermiştir. Ancak milislerin çatışmaları sırasında limanların ve petrol sahalarının kapanması nedeniyle 2014’ten sonra altın ve döviz rezervleri azaldı.’ Yazının Dünya Altın Konseyi’ne dayandırdığı iddiası böyle. Sonraki satırlarda ise Libya Merkez Bankası‘nın altın dengesinin 2011’den bu yana değişmediğini açıkladığına dikkat çekerek ilginç bir tezatı oluşturuyor.
ALTINDA KİRLİ OYUNLAR
Başbakan Dibeybe’nin yeni altın alımlarını duyurmasının ardından bazıları bunun, 2011’dekine benzer tarihi bir altın rezervi hırsızlığının kılıfı olduğunu öne sürdü’ dedikten sonra ne yaşandığını hatırlatan yazı; ‘Eylül 2011’de dönemin Libya Merkez Bankası Başkanı Kasım Azzuz, Kaddafi’yi düşüşünden önceki günlerde ülkenin altın rezervlerinin beşte birini satmakla suçlamıştı. Azzuz, 1.7 milyar LYD (1 milyar dolar) değerindeki 29 ton altının Kaddafi’nin muhaliflerine karşı giriştiği kötü sonuçlanan savaşı finanse etmek için yerel tüccarlara satıldığını açıkladı. Altın, maaşları ödemek ve özellikle Trablus’ta likidite sağlamak için nakde çevrildi,” diye açıklamıştı’. Yazıda Azzuz’un o dönem yaptığı ‘ilginç açıklamalara yer vermeye devam ediyor; ‘Azzuz’un açıklamaları, Mart 2011’de rejimden ayrılan selefi Ferhat Bengdara’nın(Türkiye’ ye kaçan ve Kaddafi’nin gizli kasası olduğu söylenen zamanın Libya Merkez Bankası Başkanı) Kaddafi’nin kendi korumasını finanse etmek ve aşiretleri satın almak için Libya altınını satmaya çalıştığı yönündeki şüpheleri doğrulamasından bir ay sonra geldi.
Bengdara, Kaddafi’nin arkadaşına 25 ton altın satmayı bile teklif ettiğini, ancak Bengdara’nın arkadaşına bu alımı yapmamasını tavsiye ettiğini söyledi’ Libya’nın geçmişinde altının nasıl kirli bir oyununun içinde yer aldığını da gözler önüne seriyor.
KAYIP ALTINLAR HAKKINDA ÇEŞİTLİ RİVAYETLER
Makalede bölüm bölüm değinilen ‘Kayıp altınlar’ a bu bölümde geniş yer veriliyor; ‘Yağmalanan altını geri alma çabaları başarısız oldu. Bazıları altının Libya çölüne gömüldüğünü, Güney Afrika’ya taşındığını ya da yabancılar tarafından çalındığını iddia ediyor. Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın 2020 sonlarında sızdırılan e-postalarında, Libya’ya Batı müdahalesini destekleyen eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin ülkenin altın ve petrolünde gözü olduğu iddia ediliyordu. Bir başka habere göre, Libya’nın altın ve gümüş rezervleri (143 ton altın ve benzer miktarda gümüş) Mart 2011’de transfer edildi. Bu habere göre para Trablus’taki merkez bankası kasalarından, Kaddafi yanlısı ve karşıtı güçler arasında büyük çatışmaların yaşandığı Libya’nın güneybatısındaki Sabha kentine taşındı’
LİBYA’DA ALTIN SATAR SİLAH VAR
‘Bugünkü göreceli ve istikrarsız istikrara rağmen, devlet dışı aktörlerin elinde, dünyanın en yüksek silah yoğunluğuna sahip bölünmüş ülkesi olan Libya’da çatışmaların yeniden başlaması olasılığına ilişkin endişeler devam etmektedir’ kendi zenginliğine uzun bir süre ulaşamayacağının mesajı gibi. Bir BM raporuna göre Libya’da 200.000 tona kadar silah bulunuyor. Yazıda bu durum; ‘ Altının ve silahın olduğu her yerde ayartma da olacaktır’ cümleleri ile anlatılıyor.
MERKEZ BANKASI GÜVENLİ DEĞİL
Bu tekinsiz ortamda bankanın da zor durumda olduğu; ‘Dolayısıyla Libya Merkez Bankası’nın defalarca saldırıya uğraması ve soygun girişimlerine maruz kalması şaşırtıcı değil. 2016 yılında Libya’daki ABD büyükelçiliği, “Libya Merkez Bankası’nın (CBL) Libya’nın mali kaynakları üzerindeki kontrolünü aşmak için” merkez bankasının kasalarını delme girişimleri hakkında “ciddi endişelerini” dile getirdi’ satırları ile anlatılmış yazıda. El Mecelle’ deki makale merkez bankasının ne durumda olduğunun fotoğrafını çekiyor; ‘CBL yetkilileri ABD ve uluslararası finans kuruluşlarının kendilerini koruduğunu iddia etmektedir. Libya’nın altın rezervlerinin hala hırsızlık, dolandırıcılık ve zimmete para geçirme korkularına yol açtığı doğrudur. CBL yetkilileri altın stokuna herhangi bir zarar gelme ihtimalinin çok düşük olduğunu iddia ediyor’
Yazının tamamının çevirisi şöyle:
Libya’nın altın rezervleri siyasi çekişmelerin ortasında yeni bir zirveye ulaştı. Ülke şu anda 146,65 tonla şimdiye kadarki en yüksek altın rezervine sahip. Önceki en yüksek seviyesi 2000 yılında 143,82 tondu.
Son döviz işlemleri, Libya Merkez Bankası’nın geçen yıl 30 ton altın satın aldığını ve ülkenin rezervlerini 2011’de diktatör Muammer Kaddafi’nin devrilmesinden bu yana en yüksek seviyesine çıkardığını gösteriyor.
Kaddafi’nin devrildiği sıralarda Libya’nın altın rezervlerinin yağmalandığı artık yaygın olarak biliniyor. Bazı tahminler hisselerin %20’sinin çalındığını öne sürüyor. Libya yakın zamanda Libya dinarının değerini %27’den fazla düşürmesi beklenen döviz satış ücretlerini uygulamaya koydu. Bu yeni ücretler uygulanmamış olsaydı, Libyalılar, merkez bankalarının Haziran 2023’te yaklaşık 2 milyar dolar değerinde 30 ton altın satın aldığını ve çeyrek asırdan bu yana ilk kez bu tür bir satın alma gerçekleştirdiğini bilemeyeceklerdi. Haber kendilerine ulaştığında Libyalılar şaşırdılar. Ülke şu anda 146,65 tonla şimdiye kadarki en yüksek altın rezervine sahip. Önceki en yüksek seviyesi 2000 yılında 143,82 tondu.
DBEIBEH VE AL-KABIR
Libya’da Ulusal Birlik Hükümeti, Danıştay, milletvekilleri, akademisyenler ve uzmanların da aralarında bulunduğu çeşitli kesimler, yakın zamanda onaylanan döviz satış ücretlerini eleştirdi.
Başbakan Abdul Hamid Dbeibeh, Libya’nın altın deposuna geri dönmesi gibi olumlu ekonomik ve mali göstergeleri öne sürerek bu ücretlerin uygulanmasını savunuyor.
En ağır eleştiri, hükümet harcamalarının önemli ölçüde artmasından endişe duyan Merkez Bankası Başkanı Al-Sadiq Al-Kabir’den geldi.
Geçtiğimiz ay Al-Kabir, para birimindeki düşüşü devlet kurumlarının gayri resmi harcamalarına bağladı ve birleşik bir ulusal bütçe ve tutarlı bir hükümet kurulmasını savundu.
Libya’nın mali kontrolörü olan Al-Kabir, Dbeibeh’in teklif ettiği bütçeyi finanse etmeyi reddetti ve ücret ödemelerini değerlendirme dışı bıraktı.
Finansman kaynaklarını kısıtlama kararıyla iki adam arasında açık bir çatışma çıktı. Diğer birçok ülkede başbakanın bu mücadelede daha fazla ağırlığı olacaktır.
Ancak Libya’da güç dengesi ve iç dinamikler, Dbeibeh’in görevden alınan kişi olabileceğini gösteriyor.
Başbakan, 2011’den bu yana iktidarda olan ve ülkenin maliyesi üzerinde önemli bir kontrole sahip olan Merkez Bankası başkanına etkili bir şekilde meydan okuma yeteneğinden yoksun görünüyor.
Altın rezervlerini artırmak, Libya devletinin kasası için enflasyona, ekonomik ve finansal dalgalanmalara ve jeopolitik gerilimlere karşı koruma sağlayabilecek çok önemli bir güvenlik ağıdır.
Aynı zamanda para birimi değerini istikrara kavuştururken yatırım portföylerini çeşitlendirebilir. Ancak Libya’da ülkenin altın rezervlerine hem ekonomik hem de siyasi açıdan bakılıyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Libya’nın 2024 yılında %7,5 ile Arap dünyasının en yüksek büyüme oranına sahip olacağını düşünüyor. Döviz rezervlerinin 82 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Ancak kısmen ülkenin 2014’ten bu yana iki hükümetin olması nedeniyle hâlâ şeffaflık ve meşruiyet sorunlarıyla boğuşuyor; biri doğu Libya’da Bingazi’de, diğeri batı Libya’da Trablus’ta.
Yaygın yolsuzluk, kurumsal kırılganlık ve dış hırslar (yani Libya’nın petrol zenginliğinin kontrolü için çatışan çıkarlar) durumu daha da kötüleştiriyor.
Doğuda Ulusal Birlik Hükümeti, batıda ise Ulusal İstikrar Hükümeti faaliyet göstermektedir. İronik bir şekilde birlik ve istikrar hâlâ elde edilmesi zor bir durum.
Libya’nın kötü yönetim ve yağmayla dolu sıkıntılı bir geçmişi var. Pek çok kişi, Kaddafi’nin veya en yakın yardımcılarının altını 2011 yılında aldığından şüpheleniyor. Altın, bugüne kadar çok sayıda iç ve dış soruşturmaya rağmen bulunamadı veya izi sürülemedi.
Paraları saymak
Londra merkezli Dünya Altın Konseyi’ne göre Libya’nın rezervleri dünyanın en büyük 28’inci rezervidir. Bu, Arap dünyasında Suudi Arabistan, Lübnan ve Cezayir’den sonra dördüncü, Afrika’da ise (Cezayir’den sonra) ikinci en büyük rezerve sahip olduğu anlamına geliyor.
2000 yılında Libya altın depolamayı bıraktı. Bu, 1988’de İskoçya’nın Lockerbie kentinde bir uçağın Libyalı istihbarat ajanları tarafından bombalanmasının ardından uygulanan ABD-Avrupa yaptırımları ve ambargoların kaldırılmasıyla aynı zamana denk geldi.
Bir merkez bankasının altın rezervlerindeki payını artırma kararı, büyük bir döviz ihraççısının uyguladığı yaptırımlardan etkilenebilir.
Örnek vermek gerekirse Rusya, Ukrayna’yı işgal etmesiyle tetiklenen yaptırımların ardından altın varlıklarını derhal konsolide etti.
Libya’nın altın rezervlerinin 1968’e kadar 78 tonla mütevazı olduğu, ancak 1984’te 113 tona ve 2000’de 143 tona ulaştığı bildirildi. Bu, Libya’nın dış yatırımı teşvik eden girişimler yoluyla abluka altındaki bir devletten açıklığı benimseyen bir devlete geçiş yapmaya başladığı zamandı.
Sonraki on yıl içinde Kaddafi, Libya karbon endüstrisine Batılı şirketlere erişim izni verdi. Dünya Bankası verilerine göre bu açılış olağanüstü bir büyümeye yol açtı.
2001’den 11’e kadar Libya’nın devlet varlıkları, altın rezervleri ve yabancı para birimleri yedi kat artarak 2000’deki 13,73 milyar dolardan Kaddafi’nin düşmesiyle 110,54 milyar dolara çıktı.
Dünya Bankası Grubu’nun 2022 yılına ilişkin son verileri, Libya’nın rezervlerinin 86,68 milyar dolar olduğunu gösteriyor ancak bugün, değişen bir siyasi, ekonomik, finansal ve jeopolitik manzarayla karşı karşıya.
RİSKTEN KORUNMA BAHİSLERİ
Derna Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Dr. Saqr Hamad Al-Jibani, geçen yıl altın satın alma kararının savunma amaçlı bir hamle olduğunu düşünüyor.
Al Majalla’ya bunun “Libya ekonomisinin yerel ve dış şoklara karşı direncini artırmayı, ulusal para birimini desteklemeyi ve ithalat masraflarını karşılamak için ekonomik istikrarı artırmayı amaçladığını” söyledi.
Ancak bu çabalara rağmen Libya dinarı değer kaybetmeye devam ediyor. Dolar kurunun artık 4,8 LYD’den 5,95-6,15 LYD’ye yükselmesi bekleniyor.
Parlamento Başkanı Aguila Saleh Issa, döviz kuru ücretlerinin yıl sonuna kadar geçerli kalacağını söyledi.
Pek çok merkez bankası, Libya Merkez Bankası’nın (CBL) aksine, mevcut ve gelecekteki zorluklarla başa çıkmayı amaçlayan para ve maliye politikası tercihlerini yansıtan eğilimler hakkında veri sağlıyor.
Örneğin, Macaristan merkez bankası, Mart 2023’te “COVID-19 salgınından kaynaklanan yeni riskleri yönetmenin kilit bir rol oynadığını” belirterek, altın rezervlerinin üç katına çıkarılmasını (94,5 tona) gerekçe gösterdi.
Hükümet borçları ve enflasyona ilişkin küresel kaygıların, altının Macaristan’ın ulusal stratejisindeki “güvenli liman varlığı” olarak önemini daha da artırdığı belirtildi.
GÜVENLİĞE YÖNELİN
Macarlar düşüncelerinde yalnız değildiler. Reuters’e göre altına olan talep son iki yılda hızla arttı ve 12 Nisan’da ons başına 2.431 dolar gibi rekor bir seviyeye ulaştı.
Pek çok merkez bankası, ABD’den (8.133 ton) sonra dünyanın en büyük ikinci altın rezervine (2.235 ton) sahip olan Çin’in de aralarında bulunduğu büyük alımlar gerçekleştirdi.
Çin, Washington ile artan siyasi gerginliklerin ortasında ABD dolarından uzaklaşmak için rezervlerini art arda 16 ay boyunca artırdı.
Uluslararası Altın Merkezi’nin bir raporu, 2022’de merkez bankalarının toplu olarak 70 milyar dolar değerinde altın satın aldığını ortaya çıkardı; bu, 1950’den bu yana en yüksek miktar.
Rapor, bu eğilimi artan makroekonomik ve jeopolitik belirsizliklere bağlayarak hükümetleri güvenliğe geri dönmeye sevk ediyor.
Ayrıca enflasyon ve kur dalgalanmalarına karşı önlem almak amacıyla altın alımlarının 2024 yılında da benzer hızda devam edeceği öngörülüyor.
Borsaları yöneten ABD firması CME Group’un yaptığı bir araştırmaya göre, küresel altına olan talep 2022’de %3 artışla 2023’te tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.
TÜRBÜLANSTA GÜVENLİK
Altın hâlâ “dünyanın tercih edilen güvenli limanı” olarak görülüyor çünkü ticaret için herhangi bir ihraççıya veya hükümete bağımlı olmaksızın değerini koruyor. Buna karşılık, para birimleri ve tahvil fiyatları bazen çılgınca dalgalanabiliyor.
Reuters’e konuşan piyasa analisti Ross Norman şunları söyledi: “Altının rallisini bu kadar olağandışı kılan şey, bunun ABD dolarının yükselişi, Hazine getirilerinin yükselmesi ve ABD faiz oranlarının daha uzun süre daha yüksek artması ihtimali gibi önemli geleneksel olumsuzluklara rağmen gerçekleşmesidir.” ”
IMF’ye göre artan talep iki şeyden biriyle açıklanabilir.
Birincisi, ekonomik ve politik belirsizliğin yüksek olduğu dönemlerde, para birimlerindeki düşük getirilerle (son yılların ortak özelliği) birleştiğinde, altın güvenli ve arzu edilen bir rezerv varlığı haline geldi.
İkincisi, altın, ülkelerin mali yaptırımlarla, varlıkların dondurulmasıyla ve mali yatırımlara el konulmasıyla karşı karşıya kaldığı güvenli bir varlık olarak görülüyor.
IMF raporunda, Yedi Grup (G7) ülkesinin Rusya merkez bankasının döviz rezervlerini dondurma kararı alması, Rusya’nın altın alımlarını hızlandırmasına örnek olarak gösterildi.
Rusya, 2021’de altın varlıklarının tamamen Rusya’da depolandığını duyurdu; bu, muhtemelen, uluslararası mali kısıtlamalar nedeniyle olası varlık ele geçirmeleri veya dondurulmalarına ilişkin endişelerden kaynaklandı ve gerçekte de ortaya çıktı.
KADDAFI’NİN KUMBARASI
Kaddafi’nin yönetimi sırasında Libya, döviz ve altın rezervlerinin biriktirilmesine öncelik verdi. Yine de, 2014’ten sonra milislerin savaştığı liman ve petrol sahalarının kapatılması nedeniyle altın ve döviz rezervleri azaldı.
Dünya Altın Konseyi tarafından hazırlanan bir raporda, Libya’nın altın rezervlerinin 2011’de 143 tondan 2014’te 116 tona düştüğü ileri sürüldü, ancak CBL, “altın dengesinin 2011’den bu yana değişmediğini” söyleyerek bu iddiayı yalanladı.
Dbeibeh’in yeni altın alımlarını açıklamasının ardından bazıları bunun, 2011’deki yağmalamaya benzer başka bir tarihi altın rezervi hırsızlığının kılıfı olduğunu öne sürdü.
Eylül 2011’de, Libya’nın o zamanki Merkez Bankası Başkanı Kasım Azzuz, Kaddafi’yi düşüşünden önceki günlerde ülkenin altın rezervlerinin beşte birini satmakla suçladı.
Azzuz, Kaddafi’nin muhaliflere karşı talihsiz savaşını finanse etmek için 1,7 milyar LYD (1 milyar dolar) değerindeki 29 ton altının yerel tüccarlara satıldığını açıkladı.
“Altın, özellikle Trablus’ta maaş ödemeleri ve likidite sağlamak için nakde çevrildi” dedi.
Azzuz’un bu sözleri, (Mart 2011’de rejimden ayrılan) selefi Farhat Bengdara’nın, Kaddafi’nin kendi korumasını finanse etmek ve kabileleri satın almak için Libya altını satmaya çalıştığı yönündeki şüpheleri doğrulamasından bir ay sonra geldi.
Bengdara, Kaddafi’nin arkadaşına 25 ton altın satmayı bile teklif ettiğini ancak Bengdara’nın arkadaşına bu satın alma konusunda tavsiyede bulunmadığını söyledi.
EKSİK TONLAR
Yağmalanan altının izini sürme çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Bazıları bunun Libya çölüne gömüldüğünü, Güney Afrika’ya nakledildiğini veya yabancı kişiler tarafından çalındığını iddia ediyor.
Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın 2020 sonlarında gönderdiği e-postalardan sızdırılan bilgilerde, (Libya’ya Batı müdahalesini destekleyen) eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin gözünün ülkenin altın ve petrolünde olduğu iddia ediliyor.
Başka bir anlatıma göre, Libya’nın altın ve gümüş rezervleri (143 ton altın ve aynı miktarda gümüş) Mart 2011’de devredildi.
Bu hikayeye göre, merkez bankasının Trablus’taki kasalarından, Kaddafi yanlısı ve karşıtı güçler arasında büyük çatışmaların yaşandığı güneybatı Libya’daki bir şehir olan Sabha’ya gitti.
ALTIN VE SİLAHLAR
Bugünkü göreceli ve istikrarsız istikrara rağmen, dünyanın en yüksek silah yoğunluğunun devlet dışı aktörlerin elinde olduğu bölünmüş bir ülke olan Libya’da yeniden çatışma potansiyeline ilişkin endişeler devam ediyor.
Bir BM raporu, Libya’ya 200.000 tona kadar silahın dağıldığını tahmin ediyor. Ve altının ve silahların olduğu her yerde ayartma da olacaktır.
Bu nedenle, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Libya merkez bankası defalarca saldırılara ve zorla girme girişimlerine maruz kaldı.
2016 yılında ABD’nin Libya Büyükelçiliği, “Libya Merkez Bankası’nın (CBL) Libya’nın mali kaynakları üzerindeki kontrolünü atlatmak için” merkez bankası kasalarına girme çabalarından “güçlü endişe” duyduğunu ifade etmişti.
ABD ve diğerleri, Libya’nın zenginliğinin dolandırıcılık veya yolsuzluk amacıyla kötüye kullanılmasını önlemeye çalıştı.
CBL yetkilileri, ABD ve uluslararası finans kuruluşlarının bunu koruduğunu söylüyor. Elbette Libya’nın altın rezervleri hâlâ hırsızlık, dolandırıcılık ve saptırma korkularına maruz kalıyor.
Bu, Libya’nın yönetim sistemlerinin düzeyi ve bütünlüğü ile hukukun üstünlüğüne bağlılıkla yakından bağlantılıdır.
CBL yetkilileri, altın stoklarına herhangi bir zarar gelmesinin son derece ihtimal dışı olduğunu söylüyor. İnsan merak ediyor.