Italo Svevo’dan ‘Deneysel ve Fantastik Öyküler’

1861 yılında doğan İtalyan edebiyatının devlerinden Italo Svevo’nun ‘Deneysel ve Fantastik Öyküler’ adlı kitabı geçtiğimiz günlerde Ketebe Yayınları etiketiyle okurlarına kavuştu. ‘II Racconti’nin ikinci bölümündeki altı öyküden oluşan ‘Deneysel ve Fantastik Öyküler’in ironik yanı, toplumsal ve kültürel eleştirileriyle ilgi çekici evrenler yarattığı söylenebilir.

Altı öyküden oluşan kitabın, “kibir” teması altında değerlendirebileceğimiz ilk öyküsü olan ‘Nazar’, kendisine Napolyon’u örnek alan Vincento Albagi adlı bir gencin serüvenini konu edinmektedir. Varlıklı ve düzenli bir aile sahip olan Vincento birkaç katmandan oluşan bir karakterdir. Svevo onu bize ilk etapta hayal aleminde yaşayan biri gibi sunar. Sonra onun şımarık olduğunu düşünürüz. Nihayetindeyse işin içine kibir ve lanet meselesi girer.

Vincento’nun kibrini besleyen şeylerden biri de etrafındaki hemen herkesi küçümsemesidir. Hiç kimseyi bulunduğu mevkiye layık görmez. İmparatoru bile. Ancak Vincento’nun şımarıklığı da onun disiplinli bir mücadeleye girişmesine engel olur. Yani o sadece konuşan biri olur çıkar. Ancak gözlerindeki lanet ve içindeki kötülük bütün çevresini günden güne boğmaya başlar.

‘Dünyanın En İyi Annesi’ adlı öykünün başkarakteri Amelia da kibirli bir kızdır aslında. Ancak onun kibri güzellik kavramı etrafında şekillenir. Kendini kimselere layık göremeyen Amelia, bir kandırmaca sonucunda sakat biriyle evlenir. Doğan çocuğunun da fizyolojik sıkıntılar çekmesi üzerine, karısından sağlıklı çocukları olan bir aile dostuyla ilişkiye girer. Amacı aldatmak, heyecan duymak vs. değildir. Amelia’ya bunu yaptıran şey güzellik hırsıdır.

Svevo bize bunları anlatırken varlıklı sınıfın içine düştüğü ahlaki çözmezleri mümkün mertebe ön planda tutar. Zaten Vincento’nun şımarıklığını, Amelia’nın kendini kimseye denk görmemesinin sebeplerinin başında da onların varsıl bir aileye sahip olmaları gelir.

ASIL AVCI KİM?

Svevo, beri yandan kutsal olanı da sorgulamaktan çekinmez. Bunun en güzel örneği ‘Anne’ adlı öyküde kendini belli eder. Yan yana duran iki benzer kır evinin bahçesindeki civcivlerden biri, bulunduğu bahçeyi aşarak yan evin bahçesine girer. Amacı “kutsal anneyi” bulmaktır. Ancak orada anne diye bellediği tavukla iletişime geçmek üzere yaptığı hamle onun neredeyse hayatına mal olur. Dolayısıyla Svevo bize zamandan, mekandan, koşullardan bağımsız bir “kutsalın” bulunmadığını, kutsal olanla yaşadığımız bir hezimetin bizi cehenneme eşdeğer bir acıya sürükleyeceğini dolaylı olarak söyler.

Deneysel ve Fantastik Öyküler, Italo Svevo, Çevirmen: Duygu Er Quilichini, 96 syf., Ketebe Yayınları, 2024.

‘Orazio Cima’ adlı öyküde de benzer bir kutsal yapı söz konusudur ama buradaki kültürel kod yasak aşk üzerinden ilerler. Aslında öyküde açık açık anlatılan yasak bir aşk yoktur. Svevo bu dengeyi çok güzel tutturur.

Yakın arkadaşıyla sürekli ava çıkan anlatıcı, arkadaşının karısından hoşlanır ama bu üstü örtük bir durumdur. Yasak aşkın kültürel baskısı öylesine ön plandadır ki karakterlerin pek bir hareket alanları yoktur. Svevo da bize, av meselesini düşündürtmeye başlar ve üç karakterin aslında birbirlerini gizlice avlama hissinde olduklarını düşündürtür. Bu konuşulmadan verilen his sebebiyle kitaptaki en sevdiğim öykü bu oldu diyebilirim.

TOPLUMLA UYUMSUZLUK YAŞAYAN KARAKTERLER

Svevo oldukça sade, gösterişten uzak, akışkan bir dile sahiptir. Bu da kitabı okurken bizi öykü atmosferine daha bir sokar. Karakterlerin çok boyutlu yapısı, tartışılan meselenin daha derinlikli olarak ele alınmasını sağlar. Dolayısıyla öyküler, bittikten sonra dahi aklımızın bir köşesinde yaşamaya devam eder.

Kitaptaki belki de en farklı konuya sahip olan ‘Giacomo’ adlı öykü, aynı zamanda bir yoksulun başkarakter olduğu tek öyküdür. Gündelik işler yapan ve yarı aç yarı tok yaşayan Giacomo, yapılacak her işin, daha kolay nasıl yapılacağını düşünmekten ötürü o işi yapamaz. Hatta kendisiyle beraber çalışan diğerlerinin de çalışmasına engel olur. İş verenler de, bir zaman sonra, Giacomo’ya işe gelmemesi için ödeme yapmayı kabul ederler.

Svevo’nun diğer kitaplarından bildiğimiz ironik dili, alaycı tavrı belki de en iyi yansıtan ‘Giacomo’ adlı öyküyü okurken bir halk masalı, bir Keloğlan havası alırız. Ancak bu öyküde olduğu gibi, diğer öykülerde de büyük ve sansasyonel finaller, müthiş şaşırtmalar söz konusu değildir. Dahası, Svevo’nun böyle bir kaygısı yoktur. O insanları, insanlar arasındaki ilişkileri irdelerken sakinlikle ilerler; kaba bir iyi – kötü yaratmaz, iyinin içindeki kötüyü, kötünün içindeki iyiyi sorgular. Hal böyle olunca Svevo’nun karakterleri içinde yaşadıkları toplumlu uyum problemleri yaşayan insanlardan ve hayvanlardan oluşur.

‘Deneysel ve Fantastik Öyküler’, Svevo’yu seven okurların akıllarında tutmaları gereken bir kitap. Kitabı İtalyanca aslından çeviren isim Duygu Er Quilichini.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

x